Merhaba, Diem Akademi bünyesinde ilk selam niteliğindeki yazımın “Konuşma” hakkında olması bazılarınızı şaşırtmayacaktır. Sonraki yazılarımda merak edilen diğer bir konu olana Drama ile ilgili de bol bol yazacağım. İnsani özelliklerden belki de en önemlilerinden biri “konuşmak”, bir diğeri ise “konuşarak anlaşmaktır”. Yani en genel anlamıyla iletişim denilen hadisenin ilk basamağı konuşmak, derdini anlatabilmektir. Ama nedense, her geçen gün dilimizin, popüler kültürün hezimetine uğradığını hep birlikte gözlemliyoruz. Artık bırakın derdini anlatmayı, insanlar hem sözel hem yazılı iletişimde mümkün mertebe az sözcük kullanmayı, hatta ve hatta harf kısıtlamalarına giderek sözcükleri de olabildiğince tanınmaz halde kullanmayı tercih eder hale geldiler. “Jargon” icabı (!) |
Öyle ki, artık bildiğimiz kelimeleri bile unuttuk. Lütfen üşenmeyenler şu an internet üzerinden arama motorlarından ya da Türk Dil Kurumunun resmi web sitesine girerek, daha da ideali –ve hala evinizde var ise- bir Türkçe Sözlük’ten Türkçe’de kaç kelime olduğuna bakıversinler. Sonra bir düşünün lütfen, siz gündelik yaşantınızda bu kelimelerden kaçını kullanıyorsunuzdur?
Ömrümüz kaç kelime ile geçiyor?
Dili etkin kullanamayan nesiller olarak bizler, bir sonrakine en kıymetli milli miraslarımızdan biri olan DİLİMİZden ne kadarını aktarabileceğiz?
Neden bunu kendimize dert edinelim ki? Mesleğimle ya da işimle bağlantılı diye mi ben dert ediniyorum kendime? Eğer öyleyse, hepimizin bunu dert edinmesi gerekir. Zira “konuşmak”, hem profesyonel iş hayatımızda hem de özel hayatımızda sahip olduğumuz en değerli kaynak. Bu kaynak etkin kullanılmadığı zaman, eskilerin tabiriyle (!) “ağzı olan konuşuyooo!”ya dönüşecek mesele.
Sadece kelime kullanımları, cümle yapıları ile bitmiyor iş tabii ki. Etkili konuşmanın, etkili iletişimin unsurları bu kadarla da kalmıyor. Anlatmak istediğiniz meseleyi nasıl dillendirdiğiniz o kadar önemli ki! Vurgularınız, tonlamalarınız, telaffuzunuz, enerjiniz…
Etrafımızda sesiyle, konuşmasıyla dikkatimizi çeken insanlar muhakkak vardır. Bütün bu yukarda saydığımız unsurları etkili kullanan insanları nasıl dinlediğinizi, onları dinlemekten nasıl zevk aldığınızı düşünün. Siz de etkili konuşabilen, insanları hitap yeteneğiyle etkileyebilen, kendini dinlettiren, dili iyi kullanan bir birey olmak istemez misiniz? Ve bu özellikleriniz, bir sonraki yeni kuşaklara örnek olmak istemez misiniz?
Bu kabiliyet meselesi değil! Bizler konuşma yetilerine sahip olarak doğmuyoruz, büyüdükçe kendimizi geliştiriyoruz. Şu an sahip olduğumuz alışkanlıklar, iyisiyle kötüsüyle hepsi, ilk hecemizden, ilk kelimemizden itibaren her şey, gelişim sürecimiz boyunca edindiğimiz alışkanlıklardır. Ve kendimizi geliştirmek istediğimiz sürece tüm kötü alışkanlıklar, iyi alışkanlığa çevrilebilir.
Ama yeter ki “isteyelim”…
Kendini bu konuda geliştirmek “isteyenler” ile eğitimlerimde veya seminerlerimde bol bol görüşüyoruz zaten. Buradan selam ediyorum kendilerine
Hep niyeti olup da bir türlü bir eğitime, bir kursa katılmaya fırsat ya da zaman bulamayanlara da selam ediyorum buradan. Şimdi olmayacak da “ne zaman olacak?”… Beklentilerinizi, isteklerinizi, hayallerinizi ertelemeyin. Şimdi “gelişim” zamanı.
Diem Akademi’de görüşmek üzere…
Didem Alpaylı Erdoğan
No Comment